İzmit Masaj Salonu-Mutlu Son Hizmetleri

İzmit Masaj Salonu

İzmit Masaj Salonu J ayne Ann Krentz Kelimelerinde hissedilen buz gibi hava Grace’i ürpertmişti. “Önemli bir şey değildir bence,” dedi telefona bakarak. “Bu saatte bu şekilde garip bir e-mail atmanın Millicent için de sıra dışı bulunduğunu kabul etmeliyim. Tabii eğer…” “Eğer ne?” Grace’in yüzü asıldı. “Dün geceki iş yemeğinde yaşananları duymuştur, eminim.”

“Diana ile senin aranda yaşanmış olan olayı mı?” Grace boğazını temizledi. “Onun dikkatini çeken daha çok onca insanoğlunun önündeki öpüşme olmuştur kesin. Alison’m söylediğine bakılırsa resimlerimizi çekmişler.” Julius’un hiç gülecek hâli yoktu. Son aşama dikkatle dinliyordu. O aptal iş yemeğinde seni öptüm diye Millicent sana o dandik olumlamayı neden göndersin ki?” “İçimden bir ses bunu öğrenince çok eğlendiğini söylüyor. Millicent sıkıcı toplumsal hayatım olduğundan benimle hep dalga geçer de.” “yine de çikolatayla bu söylediklerin arasında bir bağlantı göremiyorum.” “hanım şakası boşver, anlamazsın.”

İzmit Masaj Salonu

İzmit Masaj Salonu “herkes Millicent’ın para mevzusunda iyi olduğunu söylüyor. Paranın çoğu yitik. Ek olarak sihirbazlarım şantaj benzer biçimde görünen bir şey buldular. Şimdi de parayla arası çok iyi olan bu Millicent sabahın sekizinde sana gülünç e-mailler gönderiyor. Ara onu, bak bakalım neler dönüyor.” Grace derin bir nefes aldı. “Tamam.” Ekranda Millicent’ın adına tuşladığı anda telesekretere bağlandı. “E-mail atmayı dene bir de,” dedi Julius. Grace ona döndü. “Millicent ile temasa geçme konusunda Nefes Al 269 ne kadar da ciddisin.” “O e-maili azca önce gönderdiğini biliyoruz. Ya telefonda yahut bilgisayar başındadır.

Haydi, cevapla şu e-maili.” Grace derhal bir yanıt yazdı. “Her şey yolunda m ü ” cevap beklerken kahvesini içmeye devam etti. Cevap gelmeyince telesekretere bir sesli bildiri daha bırakmayı denedi. Sonra da bir yazılı bildiri. “Bu önemli. Lütfen beni hemen ara.” yanıt yoktu. “Adresini biliyor musun?” diye sordu Julius. “elbet. Arada sırada Kristy’i ve beni evine içmeye veya film izlemeye çağrı ederdi. South Lake Union bölgesinde oturuyor.” Julius derhal ayaklandı. “Haydi gidip bakalım evde mi?” “Şimdi mi?” “Şimdi.”